Mithat Akaltan Kimdir?
Ahmet Mithat Akaltan, 1 Temmuz 1920 perşembe günü İstanbul’da dünyaya gelmiştir. Annesi Mahrevi Hanım ud ve piyano çalmayı bilen bir ev hanımı, babası Abdullah Bey ise keman çalmayı bilen bir boya işçisisiydi. Birinci Dünya Savaşı sonrası, ülke genelinde ekonomik sıkıntıların yaşanmasıyla birlikte Akaltan ailesi, Kazan'dan İstanbul’a göç etmiş, sonrasında ise Eskişehir’e yerleşmiştir. Sanatla iç içe bir aile ortamında büyüyen Akaltan ve kardeşleri, çeşitli sanat dallarında eğitim almışlardır. Abisi Rifat Bey keman bölümü mezunu, kız kardeşlerinden Fehime Asyalı müzik, Pakize Akaltan ise resim öğretmenidir.
Akaltan'ın, üzerinde bir notla ailesine gönderdiği resim.
Giresun (17 Ekim 1948)
Giresun (17 Ekim 1948)
Akaltan, Eski İstasyon Mahalle Mektebindeki ilkokul eğitimini tamamlamasının ardından, 6 Mayıs 1936 yılında kurulmuş olan Ankara Devlet Konservatuvarı'nın yetenek sınavlarına katılmıştır. Sınavları başarıyla geçen Akaltan, yatılı olarak eğitimine başlamıştır. İşte tam olarak bu noktada, eski hayatını geride bırakacaktır. Kompozisyon ve orkestra şefliği dersleri almaya başlayan Akaltan, Ankara’da yatılı olarak aldığı eğitimi dolayısıyla ailesinden uzakta yaşamak zorunda kalmıştı. Okuldan artakalan zamanlarında ve yaz aylarında, ailesinin yanına Eskişehir'e gitmiştir. Ailesinin yanına gittiği bu zamanlarda, o dönemin koşulları nedeniyle Eskişehir’de çalışabilecek bir piyanoya ulaşmak çok zor olduğu için, piyano çalışmalarını bir karton üzerine çizdiği piyano tuşları üzerinde sanki gerçek bir piyanoyu çalarmışçasına egzersizler yaparak ve parçalar çalışarak sürdürmüştür. Tüm bu imkansızlıklara rağmen, 1945 yılında pekiyi derecesiyle Ankara Devlet Konservatuvarından mezun olmuştur. Mezun olmasının ardından Eyüp Onan’ın kızı Ayten Onan ile evlenmiştir. Müziğe karşı son derece ilgili olan Ayten Hanım’ın babası da Giresun Belediye Bandosunda tuba çalmaktaydı.
Bazı kaynaklarda 1950'de mezun olduğu belirtilmiş olsa da Mithat Akaltan'ın, "İleri Kompozisyon" ve "Orkestra Şefliği" bölümünden mezun olduğu tarih 1945'tir. Diplomasını ise 1974 yılında almıştır.
Akaltan’ı öğrencilik yıllarında en çok etkileyen şeylerden biri de Alman hocalarının eğitim anlayışıydı. Nazi Almanya'sının baskıcı rejimi altında, sanatlarını özgürce icra edemeyeceklerini düşünen ünlü Alman sanatçılar (Carl Ebert, Ernst Praetorius, Georg Markowitz), o yıllarda mesleklerini devam ettirebilmek adına Türkiye'ye gelmiş ve Ankara Devlet Konservatuvarı'nda önemli görevler almışlardır. Birçoğu, Akaltan'a hocalık da yapmıştır. Bu hocaların disiplinli çalışma sistemleri ve verdikleri sıkı eğitimin, Akaltan'ın başarısına katkısı çok büyüktü. Bunun yanı sıra, yine hocalarının Türk Halk müziklerinin Batı armoni sistemine uyumunu sağlamak için yaptıkları çeşitli çalışmalar, Akaltan'ın sanata bakış açısının şekillenmesinde olumlu bir etkide bulunmuştur.
Soldan sağa Mithat Akaltan ve Alman hocası. Hocasının üzerine yazdığı
notta, "Benim çalışkan öğrencim Mithat Akaltan!" yazıyor.
Ankara Devlet Konservatuvarı binası terası (26 Haziran 1938)
notta, "Benim çalışkan öğrencim Mithat Akaltan!" yazıyor.
Ankara Devlet Konservatuvarı binası terası (26 Haziran 1938)
Akaltan, hayatı boyunca Türkiye’de orkestraların gelişimi ve klasik müziğin yaygınlaşması konularında idealleri olan bir sanatçıydı. Klasik müziğin halk tarafından benimsenmesi ve sanata duyulan saygının artması için uzun yıllar boyunca çeşitli çalışmalar yürütmüştür. Müzik alanında yapılacak devrimlerin halkla el ele yapılması gerektiğini, bunun da yalnızca idealist sanatçılar tarafından gerçekleştirilebileceğini savunmuştur.
Arkadakiler soldan sağa: Nevid Kodallı ve Mithat Akaltan
Öndekiler soldan sağa: Piyanoda hocaları Necil Kazım Akses ve Bülent Arel
Ankara Devlet Konservatuvarı (1944)
Öndekiler soldan sağa: Piyanoda hocaları Necil Kazım Akses ve Bülent Arel
Ankara Devlet Konservatuvarı (1944)
Akaltan, emekli olana kadar Türk müziğinin gelişmesi için girişimlerde bulunmmuştur. Emekli olduktan sonra eşiyle birlikte Giresun’a yerleşmiştir. Kısa bir süre sonra kısmi felç geçirmesiyle konuşma ve yürüme bozukluğu çekmeye başlamııştır fakat hayatını kimseden yardım talep etmeksizin idame ettirmeyi başarmıştır. 1984 yılında bir gün kahvehanede arkadaşlarıyla tavla oynarken aniden fenalaşan Akaltan, Giresun Devlet Hastanesi’ne kaldırılmıştır. Gözlerine bakıldığında beyin kanaması geçirdiği hemen anlaşılsa da, dönemin yetersiz şartları sebebiyle nöbetçi olarak sadece diş hekimi bulunduğundan, yalnızca ağrı kesici bir iğne yapılmıştır ancak bu yeterli olmamış ve Mithat Akaltan kısa süre içinde vefat etmiştir. Vefatını haber olarak veren gazetelerden biri olan Cumhuriyet gazetesi “Türkiye’nin ilk orkestra şeflerinden Mithat Akaltan vefat etti” başlığını kullanmıştır. Mezarı bugün Giresun’da bulunmaktadır.
Mithat Akaltan’ın vefatı üzerine, Cumhuriyet Gazetesine çalışmaları
ve kariyeri hakkında bilgi veren anma haberi. (1984)
ve kariyeri hakkında bilgi veren anma haberi. (1984)
Akaltan ailesinin Cumhuriyet gazetesinde
yayımlattırdığı anma haberi (1987)
yayımlattırdığı anma haberi (1987)